Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Tam Bağımsız, Laik ve Milliyetçi Türkiye


Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Tam Bağımsız, Laik ve Milliyetçi Türkiye

"Cumhuriyet'in 93. yıldönümünde Türk milletimizin ve vatanımızın üzerinde oynanan oyunlar, haince, alçakça ve sinsice uygulanmaya ve planlanmaya devam etmektedir. Türklük ruhunun ve milli değerlerimizin ortadan kaldırılması için ihanet yarışı hayâsızca sürmektedir. Ulu önderimiz M. Kemal Atatürk’ün bizlere armağan ettiği Cumhuriyeti, kötüleyenlerin, milli birlik ve hukukumuza nifak tohumları ekmeleri, demokrasimize saldırıları Türk milletimizin sabrını taşırmıştır. Bu yapılanlardan dolayı ‘’Cumhuriyetimizin, kuruluşundan 93 yıl sonra, bu ahval içinde oluşu, milletçe bizleri derinden üzmektedir".

"Türkiye Cumhuriyeti devleti, milletçe ağır bedeller ödenerek kazanılmış ve o döneme ait Türk siyasi tarih sayfalarına altın harflerle geçmiştir. Türk milleti o yılların şartlarında, karşılaştığı zorlukları, yüksek bir inanmışlıkla üstesinden gelmeyi başarmıştır. Bu yüksek inanmışlık, Türkiye Cumhuriyeti'nin mimarisini oluşturmuş, iç ve dış düşmanların tüm oyunlarını bozmuştur. Yeni kurulan Türk devletimizin rejim olarak belirlediği ‘’ Cumhuriyet’in ‘’  bizzat egemenliğini devralması, bu yüzyılın en önemli tarihsel hareketi olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti yalnızca düşman unsurlara karşı kazanılmış zaferlerin mahsulü değil, işbirlikçilere, manda ve himaye arzusu taşıyan çevrelere, geleceği yabancıların boyunduruğu altında gören teslimiyetçi odaklara da tarihi bir cevap, milli bir duruştur. Elimizde sahip olduğumuz ‘’ Cumhuriyet’in değerini kaybetmeden iyice anlamak ve bilmemiz gerekmektedir’’. Ulu Önder M. Kemal Atatürk bana göre her yüzyılın dehasıdır. M. Kemal Atatürk, Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmek için, Cumhuriyet rejimi ile birlikte bu Necip Türk milletine neler kazandırdığına bakmak gerekir. Siyasal Yenilikler olarak, Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922), Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923), Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924). Toplumsal yenilikler olarak, Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934), Şapka ve kıyafet yeniliği (25 Kasım 1925), Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925), Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934), Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934),Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931), Hukuk alanında, Mecellenin kaldırılması (1924-1937), Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937), Eğitim ve Kültür alanında, Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924),Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928), Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932), Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933), Ekonomi alanında, Aşârın kaldırılması, Çiftçinin özendirilmesi, Örnek çiftliklerin kurulması, Sanayiyi Teşvik Kanunu"nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması, I. ve II. Kalkınma Planları"nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması ve Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934"de TBMM"nce Mustafa Kemal"e "Atatürk" soyadı verildi. Bunca olağan üstü işleri yapan Ulu önder Atatürk’e milletçe ne kadar minnet ve şükran duygularımızı dile getirirsek getirelim çok ama çok az kalacaktır. Günümüzde ise ülkemiz olağanüstü zor şartlardan geçtiği apaçık ortadır. 93. yılını kutladığımız  Cumhuriyet’imiz ve demokrasimiz tehdit altındadır. İçten ve dıştan olan hainler milli değerlerimize saldırmaktadırlar. M. Kemal Atatürk, daha o günlerde o engin ve eşsiz ön görüsü ile 27 Ekim 1927 tarihinde yazdığı Gençliğe hitabe tüm Türk milletimize ders olmasını diliyorum. Ne güzel de söylemiş Ulu önder Atatürk ;

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Bütün vatandaşlarımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı tebrik ediyor, en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum. İlk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran milliyetçi kahramanlara ve şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın tam bağımsız sosyal, laik, milliyetçi Türk Devleti.

Erkut ÇİFTÇİ


Yayın Tarihi: 27/10/2016