Karada ve Denizde Düzeni Bozduk


Karada ve Denizde Düzeni Bozduk

 “ İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden, karada ve denizde düzen bozuldu.  Böylece Allah – dönüş yapsınlar diye – işlediklerinin  bir kısmını onlara tattırıyor. “

Yüzlerce yıl öncesinden, sanki bu günü anlatıyormuş gibi, Rum suresinin 41. Ayetine bir bakar mısınız? 

Ne de güzel anlatıyor biz insanları değil mi? Hoyratça ve sınır tanımaz şekilde tüm insanlık özellikle son yüzyılda, dünyayı adeta yaşanmaz hale getirdi. Yıllardır bilim adamları küresel ısınma diye diye adeta saç baş yoldular. Sürekli bu tehlikeye dikkat çekmeye çalıştılar. Bu gidişatın dünyayı adeta bir cehenneme çevireceğini haykırıp durdular. Bu şekilde devam ederse, dünyanın bir kısmı sel felaketleriyle boğuşurken bir kısmı da kavurucu sıcaklar ve orman yangınlarıyla adım adım çöle döneceğini söylediklerini daha dün gibi hatırlıyorum.

Bu durumda, tarım yapılamaz ve kararsız bir atmosferde kıtlığın başlayacağı, birçok hastalıkların insanlığın başına bela olacağını, toplumsal düzenin bozulacağını, ön görmek çok zor olmasa gerek.

Kontrolsüz sanayileşme, bol ve ucuz üretim, sürekli tüketime teşvik etme ve  paranın herşey olduğu bir dünyada elbetteki, ormanın, havanın, temiz su ve denizlerin bir kıymeti olmayacaktı.

Üretim çılgınlığının, son yıllarda batıdan Asya kıtasına kayması, temiz ve el değmemiş olarak kalmış bu bölgenin de, havasından suyuna kadar her şeyinin kirlenmesine yol açtı. Uzun süredir batı dünyasından, atmosfere verilen kirli sera gazlarına bir de,  Asya kıtasından gelen sera gazları eklenmeye başladı.

Gizli veya açık olarak,  su altında ve atmosferde yapılan nükleer silah denemeleri, ağaçların  gelişmiş teknolojilerle hızlı bir şekilde kesilerek, ormanlık alanların sistematik olarak yok edilmesi, denizlerin ve göllerin plastik atıklarla dolması, kimyasal ve sanayi atıklarının temiz su kaynaklarını kullanılamaz hale getirmesi, sürekli artan araba, uçak, gemi ve fosil yakıtla çalışan elektrik santralleri ve daha sayamayacağım bir sürü nedenden dolayı dünyamız artık kendini onaramaz duruma geldi.

Evet tıpkı vücudumuz gibi dünyamız da kendi kendini onaran ve temizleyen bir mekanizmaya sahiptir. Dünyamız, tüm doğa ve doğadaki tüm canlılarla birlikte sürekli kendini temizleyen ve yenileyen bir sisteme sahiptir. Bir canlı türünün bile yok olması bu mekanizmada teklemelere ve sorunlara yol açmaktadır.

Eğlence amaçlı yapılan hayvan avlarıyla bu mekanizmanın dişlilerinden binlercesini sistemden çektiğimizi unutmayalım. Tüm bu yaptıklarımız dönüp dolaşıp, eninde sonunda yine bizi vuracaktır.

Atmosferi kirleten ve sera etkisine sebep olan tüm etkenleri azaltmamız acilen lüzumludur. Tüm insanlık ailesi olarak sanayi üretimi, uluslararası anlaşmalarla kontrol altına alınmalı, gemi, uçak, tren gibi çok fazla fosil yakıt tüketen askeri ve sivil araçların kullanımı belirli prensiplere bağlanmalı, elektrikli arabaların hızlı bir şekilde yaygınlaşması sağlanmalı, rüzgar ve güneş enerjisinden azami derece istifade edilmeli, plastik üretimi kısıtlanmalı, küresel boyutta ciddi ve sistematik olarak, ağaçlandırma projeleri geliştirilmeli ve dünyamızın kendi kendini onarmasına fırsat verilmeli...

Yoksa, gelecek nesillere güzel bir dünya bırakmak hayal olur...


Yayın Tarihi: 07/08/2021