Kıskanç İnatçı ve Cimri


Kıskanç İnatçı ve Cimri

“ İnsan olarak her birimizde bulunan bazı görünmeyen güçlerimiz var. “ 

Çok ilginç bir cümleyle giriş yaptığımı veya bilim kurgu-fantastik bir senaryo planlaması yaptığımı düşünebilirsiniz. Ancak tam olarak ifade etmeye çalıştığı hakikaten her birimizde olan ve uygun ortam oluştuğunda ortay çıkan güçlerimizden bahsediyorum.

Bu güçleri bize hiç şüphesiz ki bizi yaratan ve yeryüzünde yaşatan Cenab-ı Allah bahşetmiştir. Bu güçleri bize vermekteki amacı ise kuşkusuz, ebedi hayatı ve Cenneti kazanmamız ve sonsuz mesut bir yaşama kavuşmamız içindir.

Kıskançlık diye isimlendirdiğimiz bir gücümüz var ki, bu gücü doğru bir şekilde kullandığımızda ataletten kurtulup, gece gündüz yorulmak bilmez bir gayrete düşeriz.

Sürekli iyilik peşinde olan, her daim ibadet neşvesinde bulunan, ağacın altında gölgelenmek için bir süreliğine istirahat eden bir yolcu olduğunu asla unutmayan, geçici olarak bulunduğu o gölgeliğin serinliğine ve rahatına kendini kaptırmadan gideceği yolu düşünen bir insanı gördüğümüzde, bizdeki bu gizli gücün harekete geçmesi gerekir.

Kıskançlık duygumuz tüm bedenimizi sarmalı ve gördüğüm bu insan gibi nasıl olurum demeli ve alabildiğine kıskanmalıyız.

Bu insan her geçen gün Cenneti kazanmaya daha çok yaklaşırken ben neden hala yerimde sayıyorum, o sayılamayacak kadar sonsuz nimetlere sahip olma yolunda yürürken bana düşen sinek kanadı kadar değeri olmayan, geçici, zahmetli ve dışı güzel içi pis dünya hayatı mı olmalı demeliyiz. Kıskandığımız o insana benzemek için alabildiğine gayretkeş olmalıyız.

Sonsuz yaşamı kazanmak için bize bahşedilen bu güçlü kıskançlık duygusunu, başkalarının sahip olduğu dünyalık nimetlere karşı kullandığımız anda, o gücün bize bahşedilme amacından 180 derece sapmış oluruz.

Hatta haset etme derecesinde düşmanlık yapmaya kadar işi götürdüğümüz anda ise nefret edilen bir insana dönüşürüz.

Evet sonsuz hayatı kazanmak için bize verilen duyguları, dünya hayatı için kullandığımız anda, hiç kimse tarafından sevilmeyen iğrenç bir insana dönüşmemiz kaçınılmazdır.

İnat duygusu ki, dünya hayatının ve ibadetlerin zorluklarına sebat etmemiz, günahlara girmemek için direnmemiz, doğru yoldan sapmamamız için bizlere bahşedilmişken biz bu gücü dünya hayatı için kullanmaya başladığımızda, herkesin bizden uzaklaşmak istediği, burnundan kıl aldırmayan, kendi düşüncesini mutlak doğru bilen, başkalarını görmezden gelen bir kişiliğe bürünmüş olmaz mıyız?

Cimrilik duygusu bizlere malımızı çarçur etmemek, Hak yolunda ihtiyaç sahiplerine daima yardım edebilecek asgari yeterlilikte kalmamız, ayrıca israfa düşmememiz ve ele güne muhtaç olmamız için verilmişken, biz bu duyguyu gizli-açık mal biriktirmek için kullanırsak, ihtiyaç sahiplerinden yüz çevirirsek, bir türlü eli cebine gitmeyen, alırken her zaman önde, vermesi gereken yerde ise sağına soluna bakan ve kendisinden iğrenilen birine dönüşmüş olmaz mıyız?

Ruhumuza yerleştirilmiş olan her duygunun asıl maksadını arayıp bulmakla mükellefiz. Bunu yaparken tek mihenk noktamız, bu duyguların mutlaka ve mutlaka ebedi bir hayatı kazanmak için bizlere verilmiş olduğu gerçeği olmalıdır.

Bizlere bahşedilen duyguları nefsimizi merkeze alarak kullanmaya başlamamızın, kaybetme maceramızın ilk adımlarını oluşturabileceğini akıldan çıkarmamalıyız.

Gençliğimizi ve kuvvetimizi elimizde tutamadığımız gibi, dünya ve içindekiler de bir gün toza dönüşecek ve kendimizi sadece ve sadece yapıp ettiklerimizle baş başa bulacağız.

Elimizde imkan varken ve ebedi yaşamı kazanabilecek donanımlarımız da bize bahşedilmişken, imkanlarımızı yerli yerinde ve doğru kullanarak kendimizi kurtarmaya bakalım.
Sağlıcakla kalın…


Yayın Tarihi: 13/02/2020