Ya Akıllanma! Ya İzmihlal!


Ya Akıllanma! Ya İzmihlal!

Küresel salgın sebebiyle evlere kapanmak zorunda kaldığımız bugünlerde, zamanımızı geçirdiğimiz evimizin birkaç hafta temizliğini yapmadığımızda, o biricik evimizde sağlıklı yaşamamız mümkün olabilir mi? Elbette ki hayır!

Ancak hiç temizlikçi eli değmemiş, hiç deterjanla yıkanmamış bir ormana girdiğimizde, mis gibi çam kokusunu ciğerlerimize kadar çekebildiğimiz gibi ormanın istediğimiz yerine kilimimizi serip semaverimizi demleyebiliyoruz. Acaba o ormanı biz gelmeden önce birileri gelip temizlemiş miydi? Peki bu kadar tertemiz bir ortamı orman bize nasıl sunabiliyor, hiç düşündünüz mü?

"Allah yarattığı evreni de dinimizi de korur" bilgisini unutuyoruz...
Unuttuk...Oysaki yok olduğunda dünyanın dengesini bozmayan tek canlı insan...
Dünyamız, kendi kendini onarma, temizleme ve yenileme kabiliyetine sahip bir şekilde yaratılmıştır. Milyarlarca yıllık bir gezegen olmasına rağmen dünyamız, hala yepyeni ve gıcır gıcır, mavi bir inci gibi, uzay boşluğundaki müstesna konumunda dönmeye devam ediyor.
Dünyamızın bu otomatik yenilenmesi, ta ki biz insanların dünyanın var olan dengesini topyekûn ve el birliği ile bozmamıza kadar devam etti.
Çılgın bir üretim yarışı, sürekli bir şekilde atmosferi, denizleri, nehirleri kirleten kontrolsüz endüstrileşme, ormanların vahşice yok edilmesi, her gün binlercesinin trafiğe ilk kez çıktığı ve robotların seri olarak ürettiği benzinli ve mazotlu arabalar ve daha sayamadığım bir yığın sebep ve dengesi bozulan dünyamız.
Endüstrileşme ve üretim yarışı, dünyamızın büyük bir çevre felaketi yaşamasına sebep oldu. İşlenmiş gıdalarla bedenini beslemeye alışan ve hava kirliliğinin zirve yaptığı şehirlerde yaşayan insanların, hastalıklara karşı dirençleri de doğal olarak azalmaya başladı.
Bu salgınla ilgili olarak farklı bir bakış açısı ve yorum sunacak olursak; bildiğimiz ve bilmediğimiz birçok zararlı ve ölümcül virüsü bünyesinde, kendisine zararsız bir şekilde taşıyan vahşi hayvanların yaşam alanları azaldı. Önceleri derin ormanlarda yaşayan ve adeta zararlı virüsleri bizim adımıza kendilerinde taşıyan büyüklü küçüklü, kanatlı, kanatsız bu hayvanlar şehirlere, kasabalara komşu olmaya başladılar. Bu hayvanların nesli tükenmeye başlayınca da, taşıdıkları virüsler adeta başka konaklar aramaya başladı.
Helal gıda kavramının da ne kadar önemli olduğunu anladığımız bu süreçte, dünyanın dengesini ne kadar bozduğumuzda tüm gerçekliği ile ortaya çıktı. Dünyamız artık kendini yenileyemeyecek kadar sürekli bir saldırı altında ve nefes almasına bile müsaade etmeden havasını, suyunu, toprağını sürekli olarak aralıksız zehirliyoruz.
Son birkaç ayda evine kapanan insanlık, farkına varmadan dünyamızın az da olsa kendini toparlamasına yardımcı oldu. Ozon tabakasındaki deliğin kapanmaya başladığını, önceden hiç ortalarda gözükmeyen ve nesli tükenmiş sanılan hayvanların fotokapanlara yakalanarak görüntülendiklerini ve şehirlerdeki hava kirliliğinin ciddi boyutlarda azalması gibi haberleri okumaya başladık. İstanbul boğazında yunus balıkları kıyılarda insanlara gülücükler dağıtmaya başladı.
Bu salgının aklımızı başımıza devşirmesi gerekiyor. Eğer doğayı acımasızca katletmeye devam edersek, Allah muhafaza Covid-19 dan daha ölümcül virüslerin önü açılacak gibi gözüküyor.
Dünyanın dengesini bozmadan mutlu bir yaşam sürmemiz mümkün ve bu küresel anlamda hareket etmeyi gerektiriyor. Çevreye verilen zararların hiç tartışmasız uluslararası sorumluluğu olmalı ve ciddi yaptırımlar getirilmeli. Ya akıllanırız ya da kendi yok oluşumuza sebep oluruz.
Sağlıcakla…


Yayın Tarihi: 17/05/2020