Gençlere Güvenin ve İnanın


Gençlere Güvenin ve İnanın

Ben, Samsun’un öz evladı olmaktan her daim gurur duydum. Asla haksız da değilim, bu kuru bir gurur da değil. Sözlerime Şair Cahit Kulebi’nin o muhteşem gün 19 MAYIS 1919 için yazdığı şiirle başlamak istiyorum.
 
Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı,
Selam durdu kayığı, çaparı, takası;
Selam durdu tayfası...
Bir duman tüterdi o geminin bacasından bir duman,
Duman değildi bu,
Memleketin uçup giden kaygılarıydı...

Samsun işgal kuvvetleri için önemli noktalardan biriydi. Stratejik bakımdan büyük öneme sahipti ve Karadeniz’den Orta Anadolu’ya açılan en rahat ve güvenilir bir kapıydı. İngilizler 9 Mart 1919 tarihinde Samsun’a askerî birlik çıkarmışlardı. Buna tepki olarak Türk Makinalı Tüfek birliğinden Hamdi adındaki bir teğmenin askerlerini alarak dağa çıkması dikkatleri bu bölgeye çekti ve İngiliz Yüksek Komiserliği’nin de Türk halkının silâhlandığı konusundaki şikâyetleri üzerine bu bölgeye güvenilir bir kumandanın olağanüstü yetkilerle gönderilmesine karar verildi. Bu kumandan Mustafa Kemal Atatürk’tü ve Atatürk uzun zamandan beri ülkenin içinde bulunduğu bu umutsuz duruma üzülüyor ve bir şeyler yapmak için Anadolu’ya geçmek istiyordu. Bu O’nun için bulunmaz fırsattı.

İstanbul-Samsun yolculuğu öncesinde Atatürk’le Padişah Vahdettin arasında geçen konuşmayı Atatürk şöyle anlatır.

“-Paşa, Paşa!... Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin! Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir (bu bir tarih kitabıdır)! Bunları unutun, dedi, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden daha önemli olabilir...Paşa, Paşa...Devleti kurtarabilirsin!...

Bu sözlerden hayrete düştüm. Acaba Vahdettin benimle içtenlikle mi konuşuyor?...O Vahdettin ki... bütün yaptıklarından pişman mı olmuştur?Aldatıldığını mı anlamıştı?Fakat, böyle bir yorum ile başka konulara girişmeyi ürkütücü saydım, kendine karşılık verdim:

-Kişiliğe güveninize ve bana bunca yüz verişinize teşekkür ederim...Elimden gelen hizmeti esirgemeyeceğime lütfen güveniniz...”

Atatürk bu konuşmada plânlarının sezilmiş olabileceği duygusuna kapılmıştı ama, O’nu bekleyen ve O’na güvenen bir“Türk Milleti” vardı.

Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı tarih olan 19 Mayıs, Kut’lu bir davanın muzaffer gelmesi adına çıkılan çetin bir yolun başlangıcı ve milleti esaretin, işgalin  eşiğinden kurtarmak için büyük bir cesaret ve öngörü ile çıkılmış bir yoldur. Ülkemizde bu gün aynı zamanda “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaktadır. Atatürk, Türk gençliğine bilhassa çok önem ve değer vermiştir. Verdiği bu önem ve değeri kendisinin şu sözleriyle pekiştirmek istiyorum.

"Gençler, Cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile, insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz... benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."

"Milletin bağrından temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri (Türkiye Cumhuriyetini) ona bırakacağım ve gözüm arkamda kalmayacak."

"Rica ile, merhamet dilenmekle bir millet ve devletin şeref ve istiklâli kurtarılmaz. Türk milleti, gelecek nesiller için bunu unutmamalıdır."

"Ben Samsun’u ve Samsun Halkını gördüğüm zaman, memlekete ve millete ait bütün düşünce ve kararlarımın yerine getirilebileceğine dair bir defa daha kuvvetle inanmıştım. Samsun’luların hal ve durumlarında gördüğüm gözlerinden okuduğum vatanseverlik ve fedakarlık ; ümit ve tasavvurlarımı olumlu bir inanca götürmeye yetmişti..."

Atatürk Millî Mücadele sıralarında Türk milletini ileri götürecek olanların ve köhnemiş fikirlere karşı gelecek olanların genç fikirler olduğunu görmüştü. Bu nedenle de “gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir önem taşımaktadır. Atatürk gençlerden sık sık bahsederken, yaş sınırı dışında fikri olarak gençliği yani, fikirde yeniliği ifade etmiştir. O’nun şu sözü çok anlamlıdır:

“Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir.

19 Mayıs 1919 tarihinde benim de memleketim olan ve bundan da her zaman gurur duyduğum Samsun’ umda halkın psikolojisi çok kötüydü. Samsun’da yaşayan Türk’lere büyük bir saldırı ve zulüm vardı.Bütün kontrol noktalarına hakim olmak isteyen İngilizler, bir Hint taburu çıkarmışlardı. Şehirde gün içinde sadece 200 İngiliz ajanının gezdiği biliyoruz. Kalacağı yer bugünkü Gazi Müzesi olarak bilinen Mecidiye’de bulunan Mıntıka Palas’tı. Pontus’çular kentte cirit atıyor; bir Pontus Devleti kurmak emeliyle, bölgede Müslümanları açık bir hedef haline getirmiş bulunuyorlardı. Trabzon Metropoliti Hrisantos, bu devlet düşüncesinin temelinde yer almış kişiydi. Onlara bağlı çeteler, Türklere olmadık kötülük yapıyor, bölgeyi Türk çoğunluktan koparmak için akıl almaz oyunlar kurguluyorlardı.
Mustafa Kemal Paşa Mıntıka Palas’a yerleştiğinde, Anadolu’daki bu karmaşık tabloyu olumlu bir görüntüye çevirmek için uğraştı durdu. Dağınıklığı gidermekti tek emeli. Bu nedenle, bütün bölgede halkın kendi içinden çıkmış öz direniş güçleriyle (müdafaa-i hukukcular ile) iletişime geçti ve onların silahlanması için elinden gelen katkıda bulundu. O, Anadolu’nun 19 Mayıs 1919 günü içinde bulunduğu direniş ruhunu, akıl almaz haksızlıkların kaynağı olan emperyalizme ve onun yerli işbirlikçilerine karşı bir ayaklanma olarak görüyordu. Her zaman köleliği reddeden, acizliği ve baskıyı kabullenmeyen aziz milletimizin 19 Mayıs’ın derin manasına ve mesajına sahip çıkarak, fitneyi ve bölünmeyi kılavuz olarak seçenlere fırsat tanımayacağına inanıyorum.

Bu düşüncelerle sizlerin, sevgili gençlerin ve aziz milletimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, milli mücadele döneminin tüm kahramanlarına ve aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, hepsini minnet ve şükranla yâd ediyorum.

En kalbî sevgi ve saygılarımla.


Yayın Tarihi: 07/05/2017